简体中文
繁體中文
English
Pусский
日本語
ภาษาไทย
Tiếng Việt
Bahasa Indonesia
Español
हिन्दी
Filippiiniläinen
Français
Deutsch
Português
Türkçe
한국어
العربية
Özet:Konut kredilerinde yüzde 0,64 faizin olduğu dönemi hatırlar mısınız? Çok eski değil, 3,5 sene önce. Konutun çok daha fazla insan tarafından yatırım aracı olarak görülmeye başlamasının ayak sesleri bu faizin verildiği kampanya ile başladı.
Ardından yaşanan döviz kuru atakları ve artan enflasyon konuta talebi daha da yükseltti. İnsanlar enflasyondan korunmak için konuta yöneldikçe fiyatlar hızla arttı. Bu düşük faizli kampanyalardan konut alanlar karlı çıktı. O günlerde aylık ödemeyi nasıl yapacağını düşünenler şu an konutunu kiralayarak, ödemesinin 3-4 katı gelir elde edebiliyor.
Bu durum çok fazla sürdürülebilir değildi, ancak uzun süre ardı arkası da kesilmedi. Hala düşük faizli konut kredisi geleceğini düşünenler ve umut edenler var. Ama üretim talebi destekleyecek boyutta değil. Yeni konut yapımı Türkiye'deki üretim modelinin de etkisiyle azaldıkça azaldı.
2020'de 555 bin, 2021'de 709 bin, 2022'de 652 bin daire için yapı ruhsatı belgesi alındı. Bu belge inşaata başlamak için gerekli. 2023'te bu rakam tahminen 700 bin bandında olacak ama özellikle deprem bölgesindeki üretim sayesinde yükselecek. Türkiye'de her yıl 800 bin konut üretilmesi gerekiyor. Bu rakamın altındaki her üretim talebin karşılanmaması anlamına gelir ve fiyatı yukarı yönlü etkiler.
HER İKİ KONUTTAN BİRİ KREDİYLE SATILIYORDU
Türkiye'de şu an uygulanan yeni ekonomi politikalarıyla konut piyasasının da normalleşmesi hedefleniyor. Satılan konut sayısının azalması önemli ölçüde sakinleşmeye işaret ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Ocak ayında 80 bin konut satıldı. Satışlar Haziran 2020'de 190 bin, Temmuz 2020'de 229 bin adetti. Neden bu tarihleri seçtim? Çünkü bu iki ay tarihte ipotekli yani kredili satış oranlarının en yüksek olduğu aylar. Kredili satış Haziran 2020'de yüzde 53,4, Temmuz 2020'de yüzde 57 oldu. Satılan her iki konuttan biri için kredi çekildi. Ocak 2024'te ise oran yüzde 7,4. Yani satılan her 100 konuttan sadece 7'si için kredi kullanıldı.
“ARZ ARTMADIKÇA SORUN ÇÖZÜLMEZ”
Yoğun kredili kullanımının artırdığı talep, onun üzerine enflasyon ve maliyet sarmalı konut piyasasında görünümü bozmuştu. Peki faizleri artırarak durum eskiye döndürülebilecek mi? Bunu zaman gösterecek. İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hepşen'e göre, piyasada kısır döngüyü biz kendi kendimize yarattık. Düzenlemelere ihtiyaç var ama kilit nokta arzın artırılması. Bu olmadıkça başka bir şey konuşmak anlamsız.
Feragatname:
Bu makaledeki görüşler yalnızca yazarın kişisel görüşlerini temsil eder ve bu platform için yatırım tavsiyesi teşkil etmez. Bu platform, makale bilgilerinin doğruluğunu, eksiksizliğini ve güncelliğini garanti etmez ve makale bilgilerinin kullanılması veya bunlara güvenilmesinden kaynaklanan herhangi bir kayıptan sorumlu değildir.